Aydınlık, ılık ve kenti her zamankinden daha güzel gösteren sonbahar günleri aniden yerini gri bulutlarla kaplı bir gökyüzüne, ince ince yağan yağmura ve soğuk bir havaya bıraktı Ankara'da.
Çoğunluğu hüzünlendiren bu havalar, nedense iyi gelir bana. Her yağmuru severim de bulutlu bir gökyüzünün altında, uzun uzun, yavaş yavaş yağan yağmurları bir başka türlü. Bu yağmurların altında yürüyebilmek, pazardan üstünde yağmur damlaları hala duran sebzeleri eve taşıyıp, bir gözüm pencerede, "Yağmur hala devam ediyor mu?" diye baka baka, kulağım mutfak tezgahının üstünden eksik olmayan bilgisayarımdan yükselen dingin ezgilerde yemekler, çorbalar pişirmek bir başka türlü nimetmiş gibi gelir bana. O günlerden birinde yaptım yer elması çorbasını...