Ankara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ankara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ocak 2012 Pazar

Bugünlerde...

Ankara kar altında.

Camdan her baktığınızda, karın mini mini ve hızlı, damla kadar ve nazenin, lapa lapa ve yumuşacık şekillerde, fasılalarla yağdığını görebildiğiniz, camdaki gürültünün bir kar topu olabildiği günler.

Sürekli pişirilen, demlenen, fırınlanan mutfakların, üst üste içilen kahvelerin, bitki çaylarının vakti bu vakit.



Kar, dokunduğun hiç kimse, birazdan, ısınabileceği bir yerde olamayacağını düşünerek ürpermese, sokaktaki kediler bile korkmadan seyredebilse seni, şu köpüklü kahveler hepimizin üşümesini alsa, olmaz mı?

7 Aralık 2011 Çarşamba

Kendini Yiyen Blog...

Ankara'nın üstüne çöküp kalmış kirli hava ve sis bu sabahki yağmurla hafifledi biraz.
Vazgeçtim kahvaltı hazırlamaktan, çıkardıklarımı geri koydum buzdolabına.
Giyinip çıktık, elimizde aşure kavanozları, dünden kalma okunacak gazeteler ve şemsiyelerle.
Ulus'un Sini'sinde,yol üstünde bir masaya iliştik, Aralık ayında hem de.
Fırından yeni çıkmış peynirli poğaça, yarım kurabiye ve çay.
Günün en taze saatlerinde kahvaltı, yağmur, ılık mı ılık bir hava.
Brunch dediğin ne ola ki bunun yanında?







10 Haziran 2010 Perşembe

Ankara'da Bu Haziran Kasım'ı Cebinden Çıkarır



Ankara'da 
yağmursuz bir günün geçmediği bu Haziran'a bayıldığımı itiraf etmekten çekiniyorum;"çok gülersen ağlarsın" kültürünün pek endişeli üyelerinden biriyim çünkü.İş için eğitim aldığım bir eğitmen pek tezcanlı benin açık çantasını görüp "çantanız açık kalırsa bereketi kaçar" dediğinden beri yıllardır kapanamayan çantamın artık hiç açık kalamamasında olduğu gibi, yağmurlara çok sevinirsem resimdeki görüntülerin artacağını düşünecek kadar safım. 
Haziran yağmurlarının birazcık ötesine geçmiş bu yağmurların beni bu kadar mutlu etmesini de saflığıma versek mi? Verelim, verelim de bir takıntı da buradan çıkmasın bana: Ben safım, yağmurlar da çok güzel.