Kim bilemiyorum ama biz değiliz orası kesin. Küçümen bağımızın üzümlerini Kavaklıdere alıyor Rahmi Bey'in aracılığı ile, yemelik değil içimlik oluyor bizim Kalecik Karaları. Oysa bal gibi bir üzüm, pek güzel de yeniyor bana kalırsa. Salkımları tırtıklarken Kavaklıdere'den bir gıda mühendisine filan yakalansam hafif çaplı bir tansiyon düşüklüğü yaşar muhtemelen, bu kıymetli üzüme sofralık muamelesi yapıyorum diye:). Gerçi kendileri bu bağ bozumunda bizden erkenci davranmışlar.
Maaile, Kalecik Karası festivalini bahane edip Kalecik yolunda kahvaltı üstüne ne üzüm toplarız ne üzüm toplarız planıyla bağa gittiğimizde yapraklar arasında bir kaç salkım bulabildik ancak. Allahtan Rahmi Bey ve meyveyle yüklü sofralık üzüm asmaları imdadımıza yetiştiler.
Dönüş yoluna düşmek için acelemiz olduğundan, yol üstünden sıcak cevizli çörek ve Kalecik ekmeği, festival alanından Kal-ce yoğurt kapıp boynumuzda asılı alıçları zıplata zıplata bir koşu arabaya ancak binebildik yeğenimle(Çörekler nasıl da terlemiş torbasında:)). Bir gün Kalecik cevizli çöreğinden, Kalecik Cezaevi'nin güzel yoğurtlarından ve festivalden daha uzun konuşma şansımız olur umarım.
Festival hakkında, buradan erişebileceğiniz Kalecik Belediyesi'nin web sitesinde geniş bilgi bulabilirsiniz. Bu seneki festival kaçtı ama gelecek yıl fırsatınız olursa bir uğrayın derim, yıllar önceki panayır duyurusunun da değindiği gibi, "Az bir masrafla panayırımızı gelip görmeniz menfaatiniz iktizasındandır";). Cevizli çörek de cevizli çörektir hani...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder