19 Kasım 2012 Pazartesi

Kahvenin Altına...

Elimde çay fincanımla üçüncü keredir merdivenlerden aşağı iniyorum. Evde dört ayrı noktaya dağılmış kitaplıklar arasında gidip geliyorum, aklımdaki şu satırların kaynağını bulmak için:"...Osmanlılar, kahveyi genelde sade içerler, özellikle sabah kahvesinden önce, kahveye yer hazırlamak için un kurabiyesine benzer tatlı yiyecekler atıştırırlardı. Kurabiyenin üstünün kızarmamış olması, beyazlığını koruması önemsenirdi...". Kitabı bulamıyorum ama kahvenin altına bir kurabiye tarifim var.

10 Kasım 2012 Cumartesi

En İyi Çorbalık Sebze Ödülü

Aydınlık, ılık ve kenti her zamankinden daha güzel gösteren sonbahar günleri aniden yerini gri bulutlarla kaplı bir gökyüzüne, ince ince yağan yağmura ve soğuk bir havaya bıraktı Ankara'da.
Çoğunluğu hüzünlendiren bu havalar, nedense iyi gelir bana. Her yağmuru severim de bulutlu bir gökyüzünün altında, uzun uzun, yavaş yavaş yağan yağmurları bir başka türlü. Bu yağmurların altında yürüyebilmek, pazardan üstünde yağmur damlaları hala duran sebzeleri eve taşıyıp, bir gözüm pencerede, "Yağmur hala devam ediyor mu?" diye baka baka, kulağım mutfak tezgahının üstünden eksik olmayan bilgisayarımdan yükselen dingin ezgilerde yemekler, çorbalar pişirmek bir başka türlü nimetmiş gibi gelir bana. O günlerden birinde yaptım yer elması çorbasını...

8 Kasım 2012 Perşembe

Yoğurtlu Kolay Lavaş


Sabah kahvaltısında taze ve sıcak bir kaç lavaş için oldukça kolay bir tarif. Ben hamuru akşamdan  hazırlayıp streç filmle kaplı bir kasede buzdolabında beklettim. Sabah da bilemediniz 10 dakikada mini lavaşları açıp (pek acemi bir hamur açıcı olduğumu söyleyeyim ki içiniz rahat etsin:) ) tavada pişirip kahvaltıya yetiştirebildim.

Malzemeler (4 adet minik lavaş için)
  • Yarım su bardağı yoğurt
  • 1 bardağa yakın tam buğday unu
  • 1 tatlı kaşığı kabartma tozu
  • 1 tutam tuz
  • 1 tatlı kaşığı kadar tereyağı
Tereyağı dışındaki malzemeleri karıştırıp yumuşak bir hamur hazırlayın. Un miktarı, unun özelliğine göre değişebiliyor. Sofra Dergisi'nden aldığım tarifin aslında, yarım su bardağı unla başlayıp elinize yapışmayan, yumuşak bir hamur elde edene kadar un eklemek öneriliyor. Ben Söke'nin tam buğday unundan neredeyse bir su bardağı kullandım. Hamuru streç filmle kaplayıp en az bir saat buzdolabında dinlendirin. Hamurdan koparacağınız yumurta büyüklüğünde pazı*ların altına üstüne un serpip pasta tabağından biraz büyükçe açın. Tereyağı ile yağlanmış teflon ya da yapışmaz yüzeyli bir tavayı orta ısıda ocağın üstüne yerleştirip ununu silkelediğiniz lavaşları teker teker arkalı önlü pişirin.
*Bizde bir ekmeklik hamur topağına pazı ya da pazi deniyor.

7 Kasım 2012 Çarşamba

"GDO Notları"

Cengiz Aktar'ın Taraf Gazetesi'ndeki köşesinden:
"...GDO'lu gıda ticareti 1996'da başlıyor. Türkiye GDO'lu tarımı 1998'de yasaklıyor. Hayvan yeminde kullanılan 19 GDO'lu soya ve mısır türünün dışında yeşil biyoteknoloji ürünü yok. Ama dünyada durum farklı. Toplam pamuk üretiminin yüzde 82'si GDO'lu, soya fasülyesinin yüzde 75'i, mısırın ise yüzde 32'si...
GDO'cuların temel gerekçeleri kısa ve uzun vadede dünyadaki gıda yetersizliğine çözüm, tarımda ilaç giderlerini düşürme ve verimlilik. GDO'lu tarımın anavatanı ABD ve BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) kaynaklı araştırmalar bunların topyekün geçersiz olduğunu gösteriyor. ABD Tarım Bakanlığı, üretilen hiçbir GDO'lu ürünün verim artışı hedeflemediğini, GDO'lu tohumla tarım yapan çiftçinin ise GDO'suz tohum kullanana oranla daha fazla tarım ilacı kullandığını belirtiyor...Bunun trajik uygulaması ise Monsanto şirketinin ürettiği meşhur "Bt Cotton" pamuk GDO'su. Tarım ilacına gerek olmayacağı vaadiyle ve hükümet desteğiyle Hindistan ve Pakistan çiftçisine satılan ve fos çıkınca çiftçileri intihara sürükleyecek derecede bağımlılık yaratan canavar GDO.http://chrgj.org sadece 2009'da Hindistan'da tohum borcunu ödeyemeyince intihar eden çiftçi sayısını 17.683 veriyor...
Gelelim gıda güvenliği, açlık ve kıtlık gerekçesine. FAO raporları sorunun üretim zaafı değil dağıtım, erişim ve israf olduğunu belirtiyor. Küresel adalet sorunu..."
Cengiz Aktar, yazısında GDO konusundaki bilgi kirliliğini telafi etmek için 
www.gdoyahayir.net adresini öneriyor.
Bu yazıyı okuduğum gün, alışveriş için uğradığım markette, her zamankinden daha dikkatli baktım raflardaki ürünlerin içeriklerine. Yalnızca yazılanlara bakarak görebildiğim özellikle çikolata gibi ürünlerde emülgatör* olarak soya lesitininin kullanıldığı. Tüm dünyada üretilen soyanın %75'i GDO'lu ise burada adı geçen soyalar %25'lik dilimden olabilir mi? Belki başka ürünler de vardır, bana ilgi çekici gelen diğer tüm markaların arasında Nestle'nin emülgatör olarak ayçiçek lesitini kullanması oldu. Bu daha mı iyi, inanın bunu da bilemiyorum. Sarelle ise soya lesitini ibaresine * koyup, açıklamada GDO'suz soya kullandıklarını belirtmiş.
*Emülgatörler yağın ve suyun iyi bir şekilde birbirine karışmasını sağlayarak kararlı, homojen ve topaksız bir emülsiyon meydana getirirler.

3 Kasım 2012 Cumartesi

Zencefilli, Pekmezli Kek


Sonbahar, yazın yakıcı günlerinden sonra, ince belli çay bardağını tüm parmaklarınla kavramanın, sıcacık çayı yudumlamanın yeniden zevk vermeye başladığı mevsim, öyle değil mi? 
Rafine şeker kullanımı konusunda duyarlı dostlarımızı ağırladığımız bir kahvaltı sofrasına pişirdiğim zencefilli, tarçınlı, pekmez ve ballı bu keki sonbahara ve çayın yanına da yakıştırdığım için paylaşmak istedim. Tarif Lezzet dergisinden.
Malzemeler (6-8 kişilik)
  • 3 yumurta
  • 1 çay bardağı pekmez
  • Yarım su bardağı şeker(bunu da yarım çay bardağı pekmezle değiştirebilirsiniz)
  • 2 yemek kaşığı bal
  • 1.5 su bardağı un
  • 100 ml. eritilmiş tereyağı
  • 2 çay kaşığı toz ya da 1.5 tatlı kaşığı rendelenmiş taze zencefil
  • 1 çay kaşığı tarçın
  • 1 paket kabartma tozu
Yumurta ve şekeri(ya da şeker yerine koyduğunuz pekmezi) 7-8 dakika çırpın. Kalan pekmez ve balı da ekleyip çırpmaya devam edin. Zencefili, eritilmiş tereyağını ekleyin. Elediğiniz unu, kabartma tozunu ve tarçını ilave edip karıştırın. Karışımı, yağladığınız kek kalıbına aktarıp soğuk fırına verin. 160 derecede 45-50 dakika pişirin. 
Bu tarifte şekeri pekmezle değiştirdiğinizde kuru-sıvı malzeme dengesi de değiştiğinden un miktarını biraz artırmanız gerekebilir. Un miktarını belirlemekse oldukça kolay, kek karışımından bir parça çırpma telinde kalsın, bunu havadan karışımın üzerine bırakın. Düşen damla hamura karışıp hemen yok olmuyor,  yüzeyinde bir süre kalıyorsa kekiniz doğru kıvamda.